Endodonti (kanal tedavisi), dişin içerisindeki damar sinir paketinin her hangi bir nedenden dolayı enfekte, hasarlı veya ölmüş olması sonucu yapılan tedavidir.
Diş 3 tane sert katman (Mine, dentin, sement) ve bu katmanların çevrelediği, canlı olan damar ve sinir paketinden (PULPA) meydana gelir. PULPA dişin kalbi gibi dişi besler ve canlılık verir. Pulpada herhangi bir geri dönüşümsüz hasar meydana geldiği zaman endodontik tedavi gerekir.
Kliniğimizde Diş Hekimleri tarafından gerektiğinde lazer gibi ileri teknolojilerden de sonuna kadar faydalanılarak yapılmaktadır.
“Endo” eski Yunancada iç veya iç kısım; “dontos “ise dişler anlamına gelmektedir. Endodonti ise dişin içerisi ile ilgilenen diş hekimliğinin alt dallarından biridir.
Ağızda bulunan dişlerin dışarıdan çok sert, beyaz ve cansız bir kemik gibi görünmesine rağmen içerisinde dişin beslenmesini sağlayan kan damarı, duyuları alabilmesi için sinir hücreleri ve mikrobiyal aktiviteye karşı savaşabilmesi için de lenf damarları bulunmaktadır. Bu yapı dişin ortasında bir odacık içerisinde yer alır ve diş kökünün ucuna kadar uzanır. Bu damar ağından oluşan yapıya “pulpa” yani öz ismi verilmektedir.
Çürük, kaza sonucu oluşan diş kırıkları ve diş eti hastalıkları sebebi ile pulpaya ulaşan mikroplar dişin iltihaplanmasına sebep olabilir. Kanal tedavisi; dişin pulpa boşluğu içerisine yerleşmiş, orayı istila etmiş mikropların ve kalan çürümüş pulpa artıklarının çıkarılıp kök kanallarının tamamen temizlenmesinin ardından kök kanallarının bakterilerin yeniden üremesine izin vermeyecek şekilde çeşitli kimyasallar ile dezenfekte edilmesi ve doku dostu anti-bakteriyel malzemeler ile bu boşluğun doldurulmasını içermektedir.
Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte kök kanal tedavisinin başarı oranı %90’dır. Tedavi sırasında herhangi bir ağrı hissedilmez ve tedavi tamamlandıktan sonra kişi dişini uzun seneler kullanabilir.
Yeni geliştirilen endodontik malzemeler artık tedavi süresini çok kısaltmış ve başarı oranlarını çok yükseltmiştir.
Kanal tedavisinin nasıl yapıldığını anlatmak için öncelikle dişin yapısını biraz anlatmak gerekir.
Dişin tabakalarını dıştan içe doğru sıralarsak mine, dentin ve pulpa dokusu şekildeki gibidir. Kanal tedavisi sırasında mine ve dentin dokusu soğutmalı özel ekipmanlar yardımı ile uzaklaştırılır. Bu işlem sırasında hekiminiz gerekli görürse dişi uyuşturarak hiç ağrı hissetmemenizi sağlar.
Sonrasında pulpa dediğimiz dişin özü kanal tedavisi için özel olarak üretilen aletler ile temizlenir ve şekillendirilir. Bu temizleme ve şekillendirme işlemi sırasında aralıklarla antibakteriyel özellikleri olan özel solüsyonlar ile diş iyice yıkanır.
Temizlik ve şekillendirme işlemi bittikten sonra dişin kökleri özel dolgu malzemeleri ile sıkıca doldurulur. En son olarak da dişin görünen kısmı dolgu malzemeleri ile doldurularak tekrar çiğnemeye katılması için son şekli verilir.
Ağzımızda bulunan dişler yemekleri öğütmenin yanı sıra güzel görünmemize, konuşurken sesleri düzgün şekilde çıkarabilmemize yaramaktadırlar.
Bir tane diş dahi kaybedilirse karşısındaki dişin öğütme yapacağı bir yardımcısı kalmadığından çiğneme fonksiyonunda iki kat azalma olur.
Aynı zamanda çekilen diş boşluğuna yandaki dişler kayarak dişler arasında açıklık meydana gelir, karşıt diş ise çekim boşluğuna doğru uzar ve tüm ağzın sistematik düzeni zaman içerisinde bozulmaya başlar.
Çürük diş çekildiğinde yerine yapılacak protezler de gerçek dişten hem sert olmaktadır hem de yandaki dişleri proteze ayak olarak kullanmak için iki dişin daha mine tabakası kesilerek kaldırılmak sureti ile dişlerin yapısı zayıflatılmaktadır.
Çekilen dişe gelen kuvvetlerde yandaki destek dişe aktarıldığından çekilen diş sayısı kadar ilave kuvvet destek olan dişlere yüklenmektedir. Hiçbir protez gerçek dişin yerini dolduracak kadar iyi olmamaktadır. Ancak tedavi edilmesi mümkün olmayan, harap olmuş ve ağızda kalması bakterilerin çoğalması açısından elverişli ortam oluşturan dişlerin çekilmesi gerekebilmektedir.
Yaşam boyu dişlerin ağızda sağlıklı bir şekilde kalması alınan besinlerin daha iyi öğütülmesini sağlayarak mideye yüklenen görevleri azaltır; mide yanması, peptik ülser, hazımsızlık gibi problemleri en az seviyeye indirir.
Dişlerde çürük bulunmaması sayesinde çürük içerisinde bulunan mikroplar sebebi ile oluşan ağız kokusunu ortadan kaldırır. Özellikle ağız ortamındaki mikropların vücut direnci zayıf olduğunda meydana getirdiği larenjit ve faranjit gibi üst solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanma sıklığı azalır.
Kanal tedavisi genellikle ağrısız bir tedavidir tedavi esnasında ağrı-hassasiyet duymanız halinde ikinci bir lokal anestezi ile ağrınız tamamen ortadan kaldırılır. Hekiminiz kanal tedaviniz sırasında size ağrı hissettirmeden tedavinizi tamamlar.
Tedavi sırasında bazı gerekli durumlarda (dişin canlı olduğu veya ağrılı bir şekilde kliniğe başvurduğunuz durumlar) dişiniz uyuşturularak ağrı hissetmeniz engellenir. Günümüzde gelişen teknoloji ile anestezik maddeler ve anestezi yöntemleri kişiye en konforlu tedavi sürecini sağlamaktadır.
Bazen dişin canlı olmadığı durumlarda uyuşturma işlemine bile gerek kalmadan ağrısız bir şekilde tedaviniz yapılabilir. Tedavi bittikten sonra sizin için uygun bir ağrı kesici hekiminiz tarafından reçete edilerek evde de iyileşme sürecinizin en konforlu şekilde geçirmeniz sağlanır.
Kanal tedavisi hastadan hastaya değişmekle birlikte ön dişler ve küçük azı için ortalama 45 dakika, büyük azı dişler için ortalama 1 -1,5 saat sürmektedir. Son zamanlarda uygun şartlar oluşmuşsa tek seansta tedaviler bitirilebilmektedir. Ancak hekiminiz gerekli görürse 2,3 seans daha tedavinizi uzatabilir.
Kanal tedavisi sırasında dişin sinirleri alındığı için bir yara yerinin iyileşme süresinde hafif hassasiyet göstermesi gibi diş de tedaviden hemen sonra hassasiyet gösterebilir.
Hekiminizin size önerdiği ilaçların düzgün kullanıldığınız ve tedavi uygulanan bölgeye ilk birkaç gün yeme içme sırasında dikkat ettiğiniz taktirde bu ağrılar giderek azalarak sona erecektir. Bu hafif hassasiyet dışında farklı bir problem ile karşılaşmanız durumunda hekiminize başvurabilirsiniz.
Kanal tedavisi sonrası doğru bir ağız diş bakımı ve düzenli hekim kontrolleri ile diş sahibine ömür boyu hizmet edebilir. Ancak hiç zarar görmemiş sağlam bir dişimizi kaybetme ihtimalimiz olduğu gibi kanal tedavili bir dişin de çeşitli sebeplerle çekilmesi söz konusu olabilir.
Kanal tedavisi sonrasında diş dokusu bir miktar zayıflar. Kullanım ömrü kişinin alışkanlıkları ile doğru orantılı olarak değişebilir.
Örneğin kanal tedavisi sonrası kişi dişlerini fırçalamayı ihmal ederse diş tekrar çürür ve apse yapabilir. Bu da dişin çekilmesi ile sonuçlanabilmektedir.
Kişinin alışkanlıkları da dişin ömrünü etkiler. Diş sıkma veya gıcırdatma alışkanlığı olan bireylerde sağlam dişler de dâhil olmak üzere kırık ve çatlaklar görülebilir.
Kanal tedavili dişler daha kırılgandır ve aşırı kuvvet uygulandığında dişin çatlaması ve kırılması gibi komplikasyonlar görülmektedir. Bu durumlarda da dişlerin çekilmesi söz konusu olabilir.
Günümüzde gelişen teknoloji ile dolgu malzemelerinin özellikleri de çok geliştirilmiştir. Kanal tedavili dişlerin çiğneme sırasında uzun dönem dayanıklılığının arttırılması için porselen kaplamalar önerilmektedir.
Hekiminiz kaplama açısından dişi değerlendirir ve bazen kaplamanın hemen yapılmasını tavsiye ederken bazen de iyileşme süresinin geçmesini bekleyebilir. Sonuç olarak kanal tedavili dişler kaplandığı zaman uzun dönemde kırılmalara karşı direncinin arttığı kanıtlanmıştır.
Normal şartlar altında hekiminiz reçete etmediği ve genel bir sağlık probleminin sürece olmadığı antibiyotik kullanmanıza gerek yoktur.
Ancak hastanın bilinen bir kalp rahatsızlığı, şeker hastalığı veya immün sistemi baskılayan bir ilaç kullanımının olduğu durumlarda, tedavi öncesinde antibiyotik kullanılması gerekebilir.
Kanal tedavisinden 1 saat önce alınan ağrı kesicilerin kanal tedavisi sırasındaki ve tedaviden sonraki ağrı hissini olumlu yönde etkilediği bilinmektedir.
Tedaviden 1 saat önce hekiminize danışarak ağrı kesici kullanılması tavsiye edilmektedir.
Kanal tedavisinin sebeplerini sıralayacak olursak;
Tedaviniz sırasında eğer lokal anestezi uygulanmışsa, anestezinin etkisi geçinceye kadar bir şey yememeniz önerilir. Aksi taktirde dudak ve dilinizde çiğnemeye bağlı yaralanmalar oluşabilir.
Ilık ve soğuk içecekleri tüketmenizde herhangi bir sakınca yoktur. Dil ve dudağınızı farkında olmadan aşırı ısıya maruz bırakma ihtimalinden dolayı sıcak içeceklerin tüketimi önerilmez.
Kanal tedavisinden sonra da dişlerinizi her zamanki gibi sabah kahvaltıdan sonra ve akşam yatmadan önce olmak üzere günde iki kere fırçalamaya devam ediniz.
Kanal tedaviniz eğer tek seansta tamamlanmışsa hekiminizin tavsiyelerine uyarak birkaç gün tedavi edilen dişin bulunduğu bölgeye aşırı çiğneme kuvveti vermeyiniz. Tedaviniz tamamlandıktan sonra da her 6 ayda bir mutlaka düzenli kontrollerinizi yaptırınız.
Pulpa dişin özü demektir. Dişin merkezinde bulunarak kan damarları ve sinirlerden oluşun yumuşak bir bağ dokusudur. Dişin canlılığından, savunmasından, sıcak ve soğuk uyaranları algılamaktan sorumludur.
Pulpanın enfekte olmasının sebebi bakterilerdir. Çürük eğer dişin mine ve dentin tabakasını geçerek pulpaya ulaşmışsa çürükteki bakteriler pulpanın enfekte olmasına sebep olabilirler.
Kaza sonucu dişte meydana gelen kırıklarda da eğer pulpa açığa çıkmışsa ve kırık tedavi edilmezse, ağız içerisindeki bakteriler pulpanın enfekte olmasına sebep olabilirler.
Uzun süre tedavi edilmeyen dişeti problemleri sonucu diş ve dişeti arasında meydana gelen derin cepler içerisindeki bakteriler de dişin kök yüzeyindeki kanalcıklardan içeri girerek dişin enfekte olmasına sebep olabilirler.
Öncelikle genel durumunuzun kontrolü için bir acil birimine başvurunuz. Genel durumunuz iyi ise kırık parçayı bulabiliyorsanız bu parça ile birlikte vakit kaybetmeden bir diş hekimine başvurunuz.
Kırık parça veya parçaları nemli bir ortamda (süt, temiz su) saklayarak yanınızda götürünüz. Sizin için küçük önemsiz bir kırık bile olsa dişin hekim tarafından kontrol edilmesinde fayda vardır. Zaman içerisinde kırılan diş ağrı yapmadan canlılığını yitirebilir. Kontrolleri ihmal etmeyiniz.
Öncelikle genel durumunuzun kontrolü için bir acil birimine başvurunuz. Hareket ettiğini düşündüğünüz dişi koruma altına alarak herhangi bir ısırma, dokunma ile dişe başka bir kuvvet daha gelmesini engelleyiniz.
Genel durumunuz iyi ise vakit kaybetmeden bir ağız diş sağlığı hizmeti veren birime başvurunuz.
Dişin yerinden çıkmasından sonra geçen ilk 20 dakika çok kritik bir süredir. Eğer mümkünse yerinden çıkan dişin köküne dokunmadan sadece görünen kısmından tutarak yerine yerleştiriniz.
Eğer dişin düştüğü yerde kirlendiğini düşünüyorsanız yine köküne dokunmadan çeşme suyu altında hafifçe ellemeden yıkayıp yerine yerleştiriniz ve hemen bir diş hekimine başvurunuz. Eğer yerine yerleştiremiyorsanız köküne dokunmadan dişi süt içerisine koyarak bir diş hekimine başvurunuz.
Dişi asla kurutmayınız ya da dişe dokunmayınız. Diş yerinden çıktıktan sonra çok uzun bir süre geçmişse dişi yerine yerleştirmeyiniz. Yine süt içerisinde muhafaza ederek bir diş hekimine başvurunuz.
Pulpa Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği